Tenis Üzerine Aforizmalar

  • 27.12.2018
  • 1385
  • Ataşehir Tenis

 

 

TENİS ÜZERİNE AFORİZMALAR

 

Aslında aforizma, özdeyiş, atasözü gibi anlamlara geliyor.

“neymiş bu yahu” deyin de sonuna kadar okuyun diye özenle seçildi kendisi.

Yani, okuyacaklarınız arasında tenisin atalarından falan bir şeyler bulamayacaksınız.

Hepsi kişisel önerilerimden oluşacak.

Antrenman sistematiği hakkında olmayacak okuyacaklarınız.

Maç kazanma, bir maçı kolayına kaybetmeme önerileri içerecek daha çok.

Artık, hiç ders almadan tenis oynamayı öğrenmiş bir adamın dediklerine inanıp inanmamak da sizin bileceğiniz bir şey.

Bana özgü reçetelerdir, her vücuda uymayabilir.

Evde denemeyin, kaza çıkabilir.

Severseniz, içinizden bir teşekkür etmeniz yeterlidir.

Sevmezseniz yapabileceğim bir şey yok ne yazık ki.

“tenis oynadığı 34 senede bunu mu öğrenmiş bu adam” der geçersiniz.

Haydi şimdi yaslanın arkanıza ve okuyun..

-         Bir tenis maçı, rakibin yakınına zarif bir şekilde top atma oyunu değildir

-         Centilmenlerin kort içi savaşlarıdır

-         Ne demişti 17 yaşındayken Wimbledon’u kazanan Boris Becker hatırlayalım, “maç süresince rakibimi geçici olarak düşmanım olarak görürüm”.

-         Stratejik bir oyundur.

-         Eğer duvarla oynamıyorsanız, en az iki kişi ile oynanan, rakiplerin arasında bir file olan bir tür açık hava satrancıdır.

-         Puan kazanabilmek için, rakibinizi konfor alanlarından kıpırdatmanız zorunludur.

-         Geriden forehand vuruşlarını iyi yapan bir oyuncunun ısrarla forehand’ine top atmak, minibüs şoförleri ile onların durağında dalaşmaya benzer.

-         Zayıf olduğunuz bir vuruşunuzu geliştirmeye çalışın tabi ki.

-         Ama, iyi olduğunuz bir vuruşu daha keskin hala getirmeye de, en az o kadar özen gösterin.

-         Kort içinde hem ileri hem de geriye iyi koşabilmek şarttır.

-         Rakibinizi zor duruma sokan bir top atmadan fileye gelmeyin.

-         Aksi takdirde, yanınızda hızla geçen topa bakakalırsınız.

-         Rakibiniz topu havaya diktiğinde kızıyorsanız, bilin ki yeterince smaç antrenmanı yapmamışsınızdır.

-         “Atsa söyle delikanlı gibi forehandime, ben o topu onun ağzına sokmasını bilirdim” diye hiç boşuna söylenip durmayın, antrenmanlarda smaç da çalışın.

-         Rakibiniz topa vurmadan önce, onun topa vuruş açısını kontrol edin.

-         Kolunu açış şeklinden topun geliş hızını kestirebilirsiniz.

-         Dolayısıyla, atılan kısa bir topu vaktinde farkederek erkenden öne doğru koşmaya başlayabilirsiniz.

-         Daha önce voleybol, futbol, basketbol, masa tenisi gibi spor yapmış kişiler, bu sporları yapmamış olanlara oranla daha avantajlıdırlar.

-         Onlar topun; geliş açısını, hızını, yükseleceği yeri, düşeceği alanı daha kısa sürede algılarlar.

-         Şartlar kısıtlı da olsa; toprak, antuka, kil gibi doğal zeminlerde tenis oynamaya çalışın.

-         Bir Ortopedi doktoru arkadaşım, saatlerce sert zeminde tenis oynadığımı duyunca şöyle demişti bana: “birader haberin olsun, tenisçiler er ya da geç müşterimiz oluyorlar.”

-         “Ben çok fitim, biyolojik yaşımı söylesem inanmazsın vallahi” diye boşuna böbürlenmeyin, takvim yaşımızı unutmayalım lütfen..

-         Rakibinizin zayıf yönlerini kısa sürede çözümlemeye, ona uygun bir oyun planı kurmaya çalışın.

-         Elimizin tersiyle vurmak herkesin vücuduna ters bir iştir aslında.

-         Dolayısıyla, backhand tarafına yapılan sert bir vuruş herkesi zor duruma düşürebilir.

-         Marifet, o vuruşu istikrarlı bir biçimde yapmak tabi ki..

-         Geriye düşseniz de oyundan kopmayın hiç.

-         Ne yüz ne de vücut dilinizle yenilgiyi kabul ettiğinizi asla belli etmeyin rakibinize.

-         Oyunun nereden kime döneceğine sadece tenis tanrıları karar verir.

-         Bakınız La Fontaine’in “Tavşan ile Kaplumbağa” masalı

-         Hadi bu konuda bir de, 1.88 metre boyunda ve 59 kilo ağırlığındaki Maria Sharapova’ya kulak verelim: “Oyunun ne zaman biteceğine sadece ben karar veririm..”

-         Vole vuruşlarını sakın ihmal etmeyin.

-         Çift maçları vole oyununu geliştirmek için iyi bir fırsattır.

-         Maç asla bir servis antrenmanı değildir.

-         İki servisi de sert ve isabetli atabiliyorsanız, siz bu yazıyı zaten hiç okumayın, benim sözüm bizim gibi amatör tenisçilere.

-         Çift hata yapmak yerine, varsın ikinci servisiniz patates gibi de gitse karşıya geçsin.

-         Gelen topun gücü zayıfsa bu, filenin dibine kısa top atmak için bir fırsattır.

-         Geriden kısa top atmak, kort içinden atmaya oranla daha zordur.

-         Ama becerebilirseniz, rakibinizi iki kat daha fazla şaşırtırsınız.

-         Her ne kadar tenis hocaları “tenis sadece kolla oynanan bir spordur” deseler de, iyi bir kısa vuruşu koldan yapmak çok zordur.

-         Kısa bir top attıktan sonra rakibiniz fileye koşmaya başlamışsa, pozisyona göre sizin de fileye yaklaşmanız yararlı olur.

-         Böylece, onun atacağı muhtemel kısa bir topa yetişme şansınız artar.

-         Puan, ille de tek bir vuruş sonrasında alınamayabilir.

-         Adına teniste ralli de denen düelloya her zaman hazır olmalısınız.

-         Son puan alınmadan maç bitmez.

-         Her puan için ayrı savaşmak gerekir.

-         Bir puanı önemsemeyen, bir setin, bir maçın nasıl bittiğini algılayamadan maçı kaybeder.

-         Sadece geriden sert vurarak maç kazanılmaz, oyunumuzu çeşitlendirmeliyiz.

-         Farklı rakipler, maçlar, turnuvalar, tenisçiler için vitamin değerindedir.

-         Silahı fazla olan maçı da alır.

-         Tenis, koltuğa yayılıp televizyonda maç seyrederek, turnuva maçlarını kenardan izleyerek ilerlemez.

-         Bizzat çıkıp oynayarak, ter dökerek, yenilgilerden ders çıkararak öğrenilir.

-         Size söylenen klasik duruş ve vuruşlarda kendinizi başarısız hissediyorsanız, size uygun vuruşlar geliştirebilirsiniz.

-         Tenis, yerçekimine karşı oynanan sporlardandır.

-         Rakibinizin yetişemeyeceği alanlara topu atma oyunudur.

-         Topun dışarıya gideceğine emin de olsanız o topa vurmak için bir hazırlık yapın.

-         “Tüh be, ben o topun dışarıya gideceğini sanmıştım” ya da “aa ben o top geçmez diye düşünmüştüm” laflarını siz de sıkça duymuşsunuzdur.

-         Hangi topun, nereden, hangi hızla geçeceğini kestirmek zordur.

-         Rakibin attığı top, fileye çarparak yükselip sizin sahanıza düşerse bu bir fırsattır, iyi değerlendirmeye çalışın.

-         Adına “balık” da denen durumlardan alınan puanlar, size verilen ikramiyelerdir, özürünüzü dileyin ama kıymetini de bilin.

-         Ama, “şans iyi oynayanın yanındadır” lafı da boşuna söylenmemiştir.

-         Futbolda hatalı bir gol yiyen kalecinin işi çok zordur.

-         Belki maç boyunca ona kendisini iyi hissettirecek bir top daha gelmeyebilir.

-         Kalesinde yalnız, arkasından onunla alay eden rakip taraftarlarla başa çıkmak zorunda kalabilir.

-         Oysa teniste durum farklıdır.

-         Her zaman, rezil bir vuruşun hemen ardından, güzel bir vuruşla kahraman olma şansınız vardır.

-         Bundan 137 yıl önce 1874’de, modern tenisin kurallarını belirleyen İngiliz Binbaşı Walter Clapton Wingfield sağolsun, hayatımıza sarı renkli, büyülü, tüylü bir top soktu.

-         Sağlığımız elverdiğince de hayatımızdan hiç çıkmaması dileği ile..

 

Tunç Müstecaplıoğlu

20.11.2011